FAALİYETİNİ YAYGINLAŞTIR-DISSEMINATE YOUR ACTION
Şimdiye kadar Erasmus+ deneyimlerimiz hep Avrupa ve Türkiye içerisinde olmuştu. Ta ki Malta’dan gelen maile kadar.
FAALİYETİNİ YAYGINLAŞTIR
Şimdiye kadar Erasmus+ deneyimlerimiz hep Avrupa ve Türkiye içerisinde olmuştu. Ta ki Malta’dan gelen maile kadar. Malta Ulusal Ajansının desteklediği ‘Faaliyetini Yaygınlaştır’ adlı projemiz hibe almaya hak kazanmıştı. Projenin Gürcistan’da uygulanacağını öğrendiğimizde ayrı bir heyecan yaşadık. Hemen Google haritalardan Bakuriani nerede diye aramaya başladık. Tiflis’e 3 saat mesafede bir kayak merkeziydi. Hazırlığımızı yaptık ve projeden 1 gün önce Tiflis’e uçtuk. Tiflis’i keşfetmek heyecan vericiydi. Tiflis tarihi dokusunu tamamen korumuş, sanat ile yoğrularak modernize edilmiş bir şehirdi. Açıkçası Gürcü yemeklerini yemeye ve Tiflis’i gezmeye doyamadık desek yalan olmaz. Ertesi gün bizi Bakuriani’ye getirecek otobüse binmek için buluşma yerine gittik ve diğer ülkelerden gelen katılımcılarla buluştuk.
Yaklaşık 3 saatlik bir yolculuktan sonra otelimize vardık. Otelimiz yaklaşık 2000 m. Rakımda doğa ile iç içeydi ve hava oldukça soğuktu. Sabah ile birlikte aktiviteler de başladı. Yaygınlaştırma aktiviteleri ile ilgili farklı seçenekler üzerine eğitim alıyorduk. Ayrıca dijital ortamda yapılan yaygınlaştırma faaliyetlerinin püf noktalarını öğreniyorduk. 3 günlük yoğun ve zaman zaman sıkıcı eğitimden sonra 1 gün gezi planlanmıştı. Sabah Borjomi ilçesine doğru yol aldık. Yaklaşık yarım saat gittikten sonra ancak bulutların seviyesine gelmiştik. Manzara olağanüstüydü. Borjomi’ye geldiğimizde ilk olarak dünyaca ünlü Mineral Water Park’a geçtik. Gerçekten de ününe yakışır bir güzellikteydi. Parkın sadece küçük bir kısmını görmek bile bizi büyülemişti. Bazı arkadaşlar hazırlıklı gelmiş ve hemen açık kaplıca havuzunun yolunu tuttular. Biz ise Tiflis’te yediğimiz tadı damağımızda kalan Haçapuri yemek için restoran arayışına başladık. Haçapuri demişken değinmeden geçmeyelim. Enfes Gürcü peyniri, tereyağı ve yumurtanın pideye kattığı olağanüstü lezzetin adıdır Haçapuri.
Yemeğimizde sonra Borjomi’yi keşfetme şansımız oldu. Şehir kış ayı olmasından dolayı bomboş ve dükkanların çoğu kapalıydı. Ancak şehre hakim tepede çok büyük ve eski bir yapı dikkat çekiyordu. Bu da ilçenin Sovyet zamanında da popüler olduğunu bize hissettirmişti. Zaten Borjomi dünyaca ünlü maden suyunun anavatanıydı. Tüm dünyada bulabileceğiniz ve fiyatı emsallerinin 2-3 katı olan Bonjomi Maden Suyunu doğduğu topraklarda içmek de bize nasip oldu.
Güzel bir günden sonra Bakuriani’ye döndük. Aşırı doğa artık sıkıcı olmaya başlamıştı. Eğitimlerden bize çok az boş zaman kalıyordu. Ama sonuçta 14 farklı ülkenin yaygınlaştırma faaliyetlerini öğreniyor ve deneyimlerimizi paylaşıyorduk. Kültürel geceler ile de eşsiz dostluklar kuruyorduk. Grup çalışmaları eğlenceli ve yaratıcıydı. 5 farklı grubun yaptığı kısa filmler bizi şaşırtmıştı. Bizimde içinde olduğumuz çalışmalar, bu kadar kısa sürede bu işler yapılır mı dedirtmedi değil. Yavaş yavaş sona geliyorduk. Son gün artık toparlanma ve vedalaşma günüydü. Bol bol fotoğraf çektirerek toparlandık ve sabah Tiflis’e doğru yola çıktık. Uçak saatine kadar kendimize tekrar Haçapuri zamanı yaratarak, Tiflis’e veda ettik. Projemiz ile yaygınlaştırma aktivitelerinde teknolojinin ve yaratıcı faaliyetlerin kullanılmasının önemini iyice kavradık. Edindiğimiz tecrübeleri de yanımıza alarak vatanımıza döndük.
DISSEMINATE YOUR ACTION
So far, we have had Erasmus + experiences in Europe in Turkey, but it has changed with an e-mail from Malta. Our Project called as Disseminate your action, supported by the Malta National Agency, was awarded a grant. When we learned that the project would be implemented in Georgia, we had different excitement. We immediately started to look at the Google maps to see where Bakuriani is. It was a ski resort 3 hours away from Tbilisi. We made our preparations and we flew to Tbilisi one day before the project. It was exciting to explore Tbilisi. Tbilisi is a city that has completely preserved its historical texture and is modernized by art. Obviously to say that we couldn’t get enough time to taste Georgian food and to visit Tbilisi. The next day we went to the meeting place to get the bus that would take us to Bakuriani and met with the participants from other countries.
After about 3 hours of journey we arrived at our hotel. Our hotel was into the nature at an altitude of about 2000 meters and the weather was quite cold. In the morning, the activities started. We were having trainings on different options for dissemination activities. We were also learning the tricks of dissemination activities in digital media. After 3 days of intensive and slightly boring training, a day trip was planned. We headed for Borjomi in the morning. After about half an hour, we reached to the top of the mountain. The scenery was fantastic. When we arrived Borjomi, we first visited the world-famous Mineral Water Park. It was really great as mentioned. It was even fascinating to see only a small part of the park. Some friends were prepared and immediately went to the outdoor hot spring pool. We started to look for a restaurant to eat Haçapuri, which we ate in Tbilisi and we could not forget. By the way, haçapuri is the name of the pita which is covered with delicious Georgian cheese, butter and egg.
After dinner, we had a chance to discover Borjomi. The city was empty due to the winter season and most of the shops were closed. However, a large old building at the top of the city attracted attention. This showed us that the district was also popular in Soviet times. Borjomi was already the home of world-famous mineral water. We also had chance to taste Bonjomi Mineral Water.
After a perfect day, we returned to Bakuriani. We started to get bored. We didn’t have enough free time because of the trainings. But we were learning about the dissemination activities of 14 different countries and sharing our experiences. Thanks to the cultural nights, we were building unique friendships. The group works were fun and creative. The short films made by 5 different groups surprised us. All the work done in a short time also surprised us. The project was about to finish. The last day was the day of packing and saying goodbye. We took a lot of photos before we left, and were headed to Tbilisi in the morning. Until the time of flight, we ate Haçapuri again and left Tbilisi. Thanks to our project, we have realized the importance of using technology and creative activities in dissemination activities. We returned to our homeland with a lot of qualified experiences.