"Imagine Europe" İspanya-Valencia
Çoktandır İspanya’da uygulanacak bir projeye ortak olmak istiyorduk. 2016 yılı bize bu fırsatı sundu.
AVRUPA’YI HAYAL ET
Çoktandır İspanya’da uygulanacak bir projeye ortak olmak istiyorduk. 2016 yılı bize bu fırsatı sundu. Gelen mailde eylül ayında Valencia’da uygulanacak olan Avrupa’yı Hayal Et (Imagine Europe) adlı projemiz İspanya Ulusal Ajansı tarafından kabul edilmişti. Tabi İspanya olunca hemen, nereye uçalım? Madrid mi? Barcelona mı? Gibi sorular beynimizi yormaya başladı. Ulaşım kolaylığı ve yaptığımız araştırmalar bizi Barcelona’ya yönlendirdi. Planlarımız, projeden 2 gün önce gidip Barcelona’yı da gezmek ve sonra trenle Valencia’ya geçmekti.
Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan Barcelona’ya hareket için uçağımıza bindik. Açıkçası İspanya için hepimiz heyecanlıydık. Barcelona’da otele yerleştik ve hiç vakit kaybetmeden kendimizi sokağa attık. Ünlü La Rambla Caddesi güzel bir yemek için bizi bekliyordu. Aynı zamanda Catalunya’nında başkenti olan şehir tarihi ve mimari yapısıyla bizi gerçekten büyüledi. Geniş ve kullanışlı caddeleri, planlı yerleşimi ve Akdeniz güneşi ile beklentilerimizin üzerinde bir şehir bulduk orada. La Rambla caddesinde taze Akdeniz mahsullerinden yapılan yemekler enfesti.
Ertesi gün artık Barcelona’yı keşfetme zamanı gelmişti. Sagrada Familia Bazilikası ve Park Güell’i gezmek bütün günümüzü aldı. Ünlü mimar Gaudi’nin en önemli eserleri olan bu yapılar gezmeye doyulamayacak kadar güzel ve görkemliydi.
Tren ile saatlik bir yolculuktan sonra Valencia’ya vardık. Yolda proje koordinatörüne biz geliyoruz demek için yaptığımız aramalar, mesajlar ve mailler cevapsız kaldı. Sadece bize bildirilen bir otel adresi vardı. Biz Türkiye’ye gelen misafirlerimizi hava alalından karşıladığımız ya da Karasu’ya gelene kadar her adımını takip ettiğimiz için bu durum bize oldukça garip geldi. Oteli bulup yerleştik ve ertesi sabah için gideceğimiz adresi bildiren bir mail aldık. Bu duruma alışmaya başlamıştık. Hatta kendi aramızda işin doğrusunun bu olduğunu sonuçta hepimizin yetişkin olduğunu konuşmaya bile başlamıştık.
Türkiye, İspanya, Litvanya ve Slovakya’nın dâhil olduğu proje aktiviteleri Valencia’da bir yayın evinde yapıldı. Genelde ırkçılığa, ayrımcılığa karşı insan haklarını ve barışı öne çıkaran çalışmalardı. Bu yolla ülkelerimizdeki duruma dair sunumlar yaptık. Yaptığımız her çalışma ev sahibi tarafından ciddi bir şekilde kayda alınıyordu. Daha sonra yapılan çalışmaların o yayın evinden çıkacak bir kitabın çalışmaları olduğunu öğrendik. Ülke sunumlarının yapıldığı gün bizde kına gecesi organize ettik. Zeynep kına gecesi için Bindallı getirmişti. Tahmin ettiğimiz gibi çok beğenildi.
Proje aktiviteleri dışında Valencia’yı da gezme fırsatımız oluyordu. Valencia çok düzenli şirin bir Akdeniz şehri. Deniz mahsulleri ağırlıklı mutfağı gerçekten çok lezzetli. Sahile giden çok uzun bir caddesi var ve sahile kadar yaklaşık 30 tane trafik ışığı, bu ışıklar o kadar güzel ayarlanmış ki asla hiçbir araç kırmızı ışığa yakalanmıyor. Bizde 3 tane ışığa yeşil dalga yapamayan mühendisleri andık.
Sahil demişken Valencia plajı gerçekten muhteşem. Denize doğru çok geniş, çok temiz ve sonu görünmeyen bir plaj. Plajda boylu boyunca uzanan, sayısı belli olmayan düzenli bir şekilde planlanmış voleybol sahaları var. 2 direk 1 fileden oluşan bu sahaları yapmak çok maliyetli değildir diye düşündük. Yaklaşık 300 metre genişliğinde olan plaja paralel uzanan geniş bir caddesi var. Çok düzenli hediyelik eşya dükkânlarının olduğu bu cadde akşamları çok renkli gösterilere sahne oluyor.
İspanya’ya gidip te maça gitmemek olur mu? Valencia- Alavez maçı bizim orda olduğumuz zamana denk geldi. Tabi hemen maç için bilet aramaya başladık. İspanya’da maç deneyimi çok güzeldi. Görkemli Mestalla Stadı 2004 yılında şampiyon olan efsane kadronun resimleri ile süslenmişti. Artık LaLiga’da Valencia’yı destekliyoruz.
Proje aktivitelerini eğlenceli bir şekilde bitirdikten sonra unutulmaz bir İspanya seyahatini tamamlamış olduk. Dönerken herkes aynı şeyi düşünüyordu; en kısa sürede tekrar İspanya’ya nasıl geliriz?